kilo verme

(ŞEKER, ÇİKOLATA, EKMEK, PASTA, BÖREK, ÇÖREK BIRAKMA)

Yemek yemek dünyanın en güzel zevklerinden birisidir. Yoğun stres altında veya moraliniz bozulduğunda daha fazla yemeğe olan düşkünlüğünüz artıyorsa duygusal yeme sendromu akla gelmelidir. Herkesin duygusal yeme sebepleri tabii ki farklı olabilir.

Aslında kendi başına oldukça masum bir eylemdir. En önemli anlarımıza tanıklık eder; evlilik tekliflerimizi, yemekte yaparız, Bizi sosyalleştirir; yıllardır görmediğimiz okul arkadaşlarımızla yemekte buluşuruz, para kazandırır; almak istediğimiz ihale için müşterilerimizi yemeğe götürürüz, kutlamalarımıza eşlik eder; doğum günlerini, evlilik yıl dönümlerini, mezuniyet kutlamalarını yemekte yaparız. Aslında bu açıdan bakıldığında çok masum olan yemek yemek nasıl oluyor da sağlığımızı bozacak bir eylem haline geliyor?


Özellikle karbonhidrat bağımlılığı yani şeker, ekmek, makarna, pasta, börek, simit bu konudan sorumlu ana etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla hızlı enerjiye dönüşen ve fazla enerjinin de depolanma eğiliminde olduğu bu karbonhidrat bağımlılığından kurtulmak kilo vermede kilit rolü oynamaktadır. Bu nedenle Rezonans uygulamalarımızda bu karbonhidrat bağımlılığını azaltıp, yok etmeyi hedefliyoruz. Bağımlılıklarla mücadeledeki rezonans dinamikleri burada da benzerdir. Burada rezonans terapi hedeflerimiz;

Bağımlılık oluşmuş, hızlı ve fazla enerji veren özellikle karbonhidrat grubu besin tüketimi isteğinden kurtulmak.Vücutta depolanmış fazla enerjiyi yani yağ dokusunu azaltmak(zayıflatmak).Metabolizmayı yavaşlatarak süreci zorlaştıran, enerji metabolizma bozuklukları yapan, psikososyal açıdan hedefe gidilmesini engelleyen sağlık durumlarının ortadan kaldırılmasına yönelik kişiye özel çözüm planı oluşturmak ve plana uygun terapiler uygulamak.

Aşırı yeme bozuklukları arasında en sık karşılaşılan problemlerden biri de Tıkanırcasına Yeme Bozukluğudur.Tıkanırcasına yeme bozukluğu gibi problemlerde asıl bağımlılığa neden olan durumunun kısıtlama/tıkınma döngüsüne neden olan yeme alışkanlıklarından kaynaklanması, üzerinde durulması gereken asıl problemin “ yeme bağımlılığı” olması gerektiğini iletiyorlar.

Beslenme ve yaşam şeklimiz bir süre sonra vücut şeklimizi de etkilemektedir. Dahası şişmanlamak gözle göremediğimiz ancak vücut şeklimizden çok daha önemli olan metabolizmamızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Karaciğer ve diğer organ içi yağların artması sonucu bu organların işlerinin yapılması zorlaşmaktadır. Bu da bize halsizlik yorgunluk ve direnç düşüklüğü sonucu birçok hastalık olarak geri dönmektedir. Dolayısıyla dışarıdan görünmeyen organ içi ve dışarıdan görünen vücut dışı yağ birikiminin birlikte azaltılması gerekmektedir. Klasik diyetler özellikle bağımlılığı çok güçlü olan karbonhidrat yemek isteğini azaltmamakta hatta yasaklar olan ilginin artmasından dolayı süreci çok eziyetli hale getirmektedir. Oysa bu konuda kişiye özel, Merkezinde uygulanan rezonans terapi desteği ile kilo vermek çok kolay. Yemeğe düşkünlüğümüz ve bakış açımız değişiyor.Ruhsal gerginlikten dolayı sağlılıklı olmayan yeme alışkanlıklarımızı kontrol altına alıyoruz. Psikoterapi ve hipnoterapi ile desteklenmiş rezonans terapi uygulamalarımız sonucunda yeme isteğini kontrol altına alarak kilo verme sürecini kolay ve sıkıntısız şekilde tamamlaya bilmekteyiz. Kilo verirken kişinin psikolojik ve metabolik olarak zarar görmemesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu nedenle kilo vermede sonuç kadar sürecin de çok önemli olduğu bilimsel bir gerçektir. Merkezimizde bu süreç deneyimli uzmanlarımız tarafından yönetilmektedir. Dolayısıyla rezonans terapi ile kilo verme süreciniz çok daha kolay, sıkıntısız ve metabolizmanıza zarar vermeyecek şekilde planlanmaktadır.


Herhangi bir yöntemle kilo verirken en önemli problemlerden birisi de yüksek glukoz seviyesine alışmış beyine çok daha azı ile idare etmesini teklif ettiğimizi bilmektir. Dolayısıyla patronunuzun maaşınızı birden bire yarıya indirdiği durumda alışagelmiş harcamalar için nasıl sıkıntıya düşer isek beyin de alıştığı glukoz seviyesi birden kısıtlanınca o şekilde sıkıntıya girer. Bu durum baş ağrısı, sıkıntıda artış, sinirlilik ve hipoglisemi atakları (kan şeker seviyesi düşme atakları) şeklinde kendini gösterebilir. Bu problemlerden korunmak için kilo verme sürecinin iyi yönetilmesi ve tedrici olarak beyin enerji desteğinin kesilmesinde yarar vardır.

Ayrıca kilo verme sürecinde yani yağların (trigliseridlerin) erime (yağ asitlerine hidrolizi) sürecinde dolaşıma fazla miktarda salınan serbest yağ asitleri de oksidasyona uğrayarak serbest radikaller dediğimiz vücut için toksik etkili ve zararlı molekülleri üretebileceklerdir. Bu durumla da kilo verme sürecinde etkin olarak savaşmak çok önemlidir.

Merkez olarak bu zorlu süreçte her zaman bütüncül bir rezonanans terapisi ile yanınızdayız. Ruhumuzu beslemeyi öğrendiğimizde duygusal açlıkla kolay başa çıkabiliriz .

Arayınız...