Kaygı, yaşamda hepimizin karşılaştığı bir duygudur. Kaygı duyulan konularımız ve kaygılarımızın şiddeti farklı olsa da hissettiğimiz duygu aynıdır. Bu duygu gerektiği kadar olduğu taktirde yaşamı kolaylaştıracak ve pek çok işi yapma konusunda motivasyonumuzu arttıracaktır. Yetişmesi gereken dosyalar, bitirilmesi gereken ödevler, ödenmesi gereken borçlar, kazanılması gereken sınavlar ve korunması gereken sağlığımız gibi pek çok konu bizi kaygılandırabilir. Ancak bu kaygıdan beklenilen yaptığımız iş hususunda motivasyonumuzu arttırmak, yaşama daha rahat ayak uydurmak ve değişen çevre koşullarına uyum sağlayabilmektir. Bazı bireylerde olaylar, düşünceler ve durumlar karşısında kaygı çok yoğun, çok sık ve çok şiddetli görülebilir. Bu durumda kaygıyı olması gereken amacının dışına çıkararak kişinin işlevselliğini bozmakta ve yaşam kalitesini ciddi oranda düşürmektedir. Herhangi bir durum ya da olay karşısında en kötüsünü düşünebilmektedirler. Bu yoğun kaygılı olma halinin süresi arttığında beraberinde birtakım fiziksel ve ruhsal belirtiler getirebilir:
· Hemen her gün birçok olay, durum ve aktivite karşısında(okul başarısı, borçlar, ilişkiler) konularında aşırı kaygılanma ve kuruntulara(evhamlara) kapılma,
· Sürekli bunları düşünmekten kendini alıkoyamama,
· Sürekli huzursuz olma ve diken üstündeymiş gibi hissetme, gevşeyememe
· Kolay yorulma,
· Dikkatini odaklamakta güçlük çekmek,
· Zihnin durmuş gibi olması,
· Kaslarda gerginlik,
· Uykuya dalmakta güçlük çekmek(zihinde sürekli düşüncelerin dönüp durması),
· Çok uyuduğu halde dinlenememek,
· Gece çok hızlı uyanmak ve irkilmek.
Bu belirtiler 6 aydan uzun bir süredir mevcutsa vücudunuz sinyal veriyor demektir. Bu konuda psikolojik destek almak size yarar sağlayacaktır. Aksi taktirde sürekli yorgunluk, baş ağrıları, mide bulantıları, sıkça idrara çıkma, kas ağrıları ve sersemlik hissi gibi belirtilerin oluşmasına ve yaşam kalitenizin düşmesine şahit olabilirsiniz. Yaygın anksiyete bozukluğundan psikoterapi ve ilaç desteği alarak kurtulabilirsiniz.